MANEVI ANAHTAR

Aliyi seven

Ali’yi seven ebedi kurtuluştadır

Resûlullah (s.a.a.) buyurdu ki: “Her kim kurtuluş gemisine binmek isterse, Ali’yi sevmeli, onun düşmanına düşman olmalı ve onun evlatlarından olan hidayet İmamlarını imam edinmelidir. Şüphesiz onlar benim halifelerim, vasilerim ve benden sonra Allah’ın halka hüccetleridir.

Abdullah b. Abbas’tan; Resûlullah (s.a.a.) şöyle buyurdu: “Ben peygamberlerin efendisiyim, Ali b. Ebu Talib de vasilerin efendisidir. Benden sonra on iki vasim vardır. İlki Ali b. Ebu Talib, sonuncusu ise Mehdi’dir.” (1Feraidu’s-Simtayn, c.2, s.313).
Abdullah b. Abbas’tan; Resûlullah (s.a.a.) şöyle buyurdu: “Doğrusu halifelerim, vasilerim ve Allah’ın benden sonraki halka hüccetleri on iki tanedir. İlki kardeşim, sonuncusu ise evladımdır.” Dediler ki: “Ya Resûlallah, kardeşin kimdir?” Buyurdu ki: “Ali b. Ebu Talib’dir.” Dediler ki: “Evladın kimdir?” Buyurdu ki: “Yeryüzü zulüm ve haksızlıkla dolduğu gibi onu adalet ve eşitlikle dolduracak olan Mehdi’dir. Beni hak üzerine müjdeleyici olarak gönderene and olsun ki, eğer yeryüzünün ömründen sadece bir gün kalsa dahi Allah, o günü o kadar uzatacak ki sonunda oğlum Mehdi zuhur edecektir. Allah’ın ruhu İsa b. Meryem gökten inecek ve onun arkasında namaz kılacak. Yeryüzü Rabbinin nuru ile aydınlanacak saltanatı doğuya ve batıya ulaşacak.” (Feraidu’s-Simtayn, c.2, s.312).
Ebu Süleyman’dan; Resûlullah’tan duydum şöyle buyuruyordu: “Mi’rac gecesi göğe yükseldiğimde, yüce Rabbim bana şöyle buyurdu: ‘Peygamber, Rabbinden kendisine nazil olanlara iman etti.’ Dedim ki: ‘Mü’minler de.’ Buyurdu ki: ‘Doğru söyledin. Ey Muhammed! Ben yeryüzü ehline şöyle bir baktım ve içlerinde seni seçtim. Sonra kendi isimlerimden birinden senin için bir isim seçtim. Benim zikrolunduğum her yerde sen de benimle zikrolundun. Ben Mahmud’um, sen de Muhammed’sin. Sonra bir daha baktım ve onların içinden Ali’yi seçtim. Onu kendi adımla adlandırdım. Ey Muhammed! Seni, Ali’yi, Fâtıma’yı, Hasan’ı ve Hüseyin’i ve Hüseyin’in evlatlarından olan İmamları kendi nurumdan yarattım, sizlerin velayetinizi göklerin ve yerin ehline sundum. Kim onu kabullenirse benim yanımda mü’mindir ve her kim de karşı çıkarsa benim yanımda kâfirdir. Ey Muhammed! Eğer kullarımdan bir kul nefesi kesilinceye ve derisi kemiğe yapışıncaya kadar Bana ibadet etse dahi, eğer sizin velayetinize karşı çıkarsa onu affetmem. Ey Muhammed! Onları görmek ister misin?’ Dedim ki: ‘Evet ey Rabbim!’ Bana buyurdu ki: ‘Arş’ın sağ tarafına bak.’ Bakınca Ali, Fâtıma, Hasan, Hüseyin, Ali b. Hüseyin, Muhammed b. Ali, Ca’fer b. Muhammed, Musa b. Ca’fer, Ali b. Musa, Muhammed b. Ali, Ali b. Muhammed, Hasan b. Ali ve Muhammed Mehdi b. Hasan’ı gördüm. O, onların içinde inci gibi parlayan yıldız gibiydi. Cenab-ı Hak, ‘Ey Muhammed! Onlar benim kullarıma olan hüccetlerimdir. Onlar senin vasilerindir. Onlardan Mehdi, senin evlatlarından öldürülenlerin kanının intikamını alacak. İzzetime ve celalime and olsun ki o, düşmanlarımdan intikam alacak ve dostlarımı sevindirecektir’ buyurdu.” (Yenabiu’l-Mevedde, c.3, s.160).
İshak b. Haris ve Said b. Beşir naklederler ki; Ali b. Ebu Tâlib (a.s.) şöyle dedi: “Resûlullah (s.a.a.) buyurdu ki: Ben Havz’ın başında size ulaşacağım ve Ali, sen su dağıtacaksın, Hasan havuzu koruyacak, Hüseyin emredecek, Ali b. Hüseyin doldurulması için kâseleri sunacak, Muhammed b. Ali dağıtacak, Ca’fer b. Muhammed (halkı cennete) sevk edecek, Musa b. Ca’fer bizi sevenleri ve bize buğzedenleri sayacak, münafıkları zelil kılacak, Ali b. Musa mü’minleri ziynetlendirecek, Muhammed b. Ali cennet ehlini derecelerine ulaştıracak, Ali b. Muhammed Şiileri için görücü gidecek ve onları hurilerle evlendirecek, Hasan b. Ali cennet ehline meşale olacak, Mehdi ise kıyamette onlara şefaat edecek. Allah sadece istediğine ve razı olduğuna izin verecektir.” (Harezmi, Maktelü’l-Hüseyin, s.94; Feraidu’s-Simtayn, c.2, s.321).
Hz. Ali’den (a.s.); Resûlullah (s.a.a.) şöyle buyurdu: “Her kim kurtuluş gemisine binmek, sağlam kulpa sarılmak ve Allah’ın sağlam ipinden tutmak isterse, Ali’yi sevmeli, onun düşmanına düşman olmalı ve onun evlatlarından olan hidayet İmamlarını imam edinmelidir. Şüphesiz onlar benim halifelerim, vasilerim ve benden sonra Allah’ın halka hüccetleridirler. Onlar, ümmetimin efendileri ve takvalı olanları sevk edenlerdir. Onların hizbi benim hizbim, benim hizbim ise Allah’ın hizbidir. Onların düşmanlarının hizbi ise şeytanın hizbidir.” (Yenabiu’l-Mevvedde, s.445).
“Bazı muhakkikler şöyle derler: Peygamber’den sonraki halifelerin on iki tane olduğuna delalet eden hadisler, birçok yoldan meşhur olmuştur. Zamanın geçmesiyle malum olan şudur ki, Peygamber’in hadisteki maksadı, ıtretinden ve Ehl-i Beyt’inden olan on iki imamdır. Bu hadisin, Peygamber’den sonraki ashabından olan halifelere yorumlanması mümkün değildir. Çünkü onların sayısı on ikiden azdır. Hadisin Emevi sultanlarına yorumlanması da mümkün değildir; çünkü onların sayısı on ikiden çok fazladır. Ayrıca Ömer b. Abdulaziz dışındakiler aşırı derecede zalimdirler. Aynı şekilde onlar, Haşimoğullarından da değildirler. Çünkü Abdulmelik’in Cabir’den naklettiği rivayette peygamberimiz buyurmuştur: ‘Hepsi Haşimoğullarındandır.’ Resûlullah’ın bu sözü söylerken sesini kısması da bu rivayetin sıhhatinin emaresidir. Çünkü onlar Haşimoğullarının hilafetini istemiyorlardı.” (Yenabiu’l-Mevvedde, s.446).
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol